Nâzım Hikmet’in ölümünün 49. yılında Moskova’da düzenlenen anma etkinlikleri kapsamında şairin mezarı başında konuşma yapmak üzere; Nâzım Hikmet vakfı adına değerli sanatçı Selçuk Yöntem sahneye davet edildi.
Selçuk Yöntem, Nâzım dostlarını sevgi ve saygı ile selamlayıp, burada olmaktan çok mutlu ve gururlu olduğunu söyledi. Bu geleneği yaşatanlara teşekkürlerini sunup, bin yıl sürmesini diledi.
Değerli sanatçı Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı’nın bildirisini okudu.
Sevgili Dostlar,
Bugün 49. ölüm yıl dönümünde andığımız Nâzım Hikmet; hem şiir sanatımıza getirdiği biçimsel yenilikler hem de toplumcu içeriği ile çağdaş Türk Şiirinin kurucusudur. Yalnız şair olarak değil, dünyayı değiştirmek isteyen bir insan olarak da Nâzım Hikmet benzersiz bir kişiliktir. Nedenli haksızlıklara uğrasa, türlü baskılar altında yaşasa da doğru bildiğini apaçık söylemekten, bu yolda davranmaktan geri durmamıştır.
Ülkeler yetiştirdikleri büyük ve örnek insanlarla yücelirler. Nâzım Hikmet ülkemiz için böylesi örnek insanlardan biridir. Bugün burada onu ölümünün 49. yılında anarken yaşadığı dünyayı güzelleştirmek ve daha insancıl bir dünyanın kurulması için gösterdiği çabayı unutmayalım. Nâzım Hikmet’i anmak ancak daha adaletli, eşitlikçi, barışçı, insani bir dünyanın kurulması için verilecek mücadele içinde mümkündür. O’nun anısı bu yüzden bunca değerli ve görkemlidir.
Nâzım Hikmet’in Moskovalı dostlarına selamlarımızla,
Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı
MEMLEKETİMİ SEVİYORUM
Memleketimi seviyorum:
Çınarlarında kolan vurdum, hapishanelerinde yattım.
Hiçbir şey gidermez iç sıkıntımı
memleketimin şarkıları ve tütünü gibi.
Memleketim:
Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya,
kursun kubbeler ve fabrika bacaları
benim o kendi kendimden bile gizleyerek
sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir.
Memleketim
Memleketim ne kadar geniş:
dolaşmakla bitmez tükenmez gibi geliyor insana.
Edirne, İzmir, Ulukışla, Maraş, Trabzon, Erzurum.
Erzurum yaylasını yalnız türkülerinden tanıyorum
ve güneye
pamuk isleyenlere gitmek için
Toroslardan bir kere olsun geçemedim diye
utanıyorum.
Memleketim:
develer, tiren, Ford arabaları ve hasta eşekler,
kavak , soğut ve kırmızı toprak.
Memleketim.
Çam ormanlarını, en tatlı suları ve
dağ başı göllerini seven alabalık
ve onun yarım kiloluğu
pulsuz gümüş derisinde kızıltılarla
Bolu’nun Abant gölünde yüzer.
Memleketim:
Ankara ovasında keçiler:
kumral, ipekli, uzun kürklerin parıldaması.
Yağlı, ağır fındığı Giresun’un
Al yanakları mis gibi kokan Amasya Elması,
zeytin, incir, kavun ve renk renk salkım salkım üzümler
ve sonra karasaban
ve sonra kara sığır:
ve sonra:
ileri, güzel, iyi her şeyi
hayran bir çocuk sevinci ile kabule hazır
çalışkan, namuslu, yiğit insanlarım
yari aç, yari tok
yari esir…
www.nazimhikmet.com
Yorum Ekle