RTİB tarafından organize edilen ve Türkiye Nâzım Hikmet Vakfı tarafından desteklenen Nâzım Hikmet’i Anma Etkinlikleri, şairin vefatının 48. yıl dönümü olan 3.6.2011 tarihinde mezarı başında Ali Galip Savaşır’ın sunumu ile başladı.

 

Tören de ilk konuşma Sayın Türkiye Büyükelçisi Aydın Sezgin tarafından yapıldı.

Konuşmasında tarihte Nâzım  Hikmet’e yapılan haksızlıklardan duyduğu iç burukluğunu ifade eden büyükelçimiz bugün onunla övünmemizden, zamanında yasaklı eserlerinin çağdaş kültürümüzü taşıyan sütunlardan olduğunu idrak ediyor oluşumuzun duyduğu memnuniyetini belirtti. Şiirinin zengin Türk edebiyatının önemli katmanlarından biri olduğunu dünyaya ilan etmemiz ile teselli bulduğunu ifade etti.

1921 tarihinde imzalanan Moskova Antlaşması’nı imzalayanlar arasında Dayısı Ali Fuat Cebesoy’un da bulunduğunu ve bir yandan Rusya ile dostluk antlaşması imzalanırken bir yandan Nâzım’ı mahkum edilmesine sitem etti.

Konuşmasına değerli yazarımız Sayın Hıfzı Topuz, değerli şair ve edebiyat insanı Sayın Ataol Behramoğlu, Devlet sanatçımız Sayın Musa Eroğlu gibi Nâzım Hikmet olay ve olgusuna değer vermiş, onun adına yıllarca mücadele etmiş şahsiyetlerin aralarında bulunmasından duyduğu heyecanını belirtti.

Bu anma etkinliğini önemsediğini söylerek sözlerini bitirirken, RTİB ve Sayın Ali Galip Savaşır’a teşekkürlerini sundu.

Sonrasında değerli yazar Hıfzı Topuz’a mikrofon verildi.

Kendisine Nâzım’ın hayatta kalan son dostu denildiğini, hem Nâzım  hem de Nazım’ın bir çok dostu ile dostluk ettiği için mutluluğunu dile getirdi. Ortak dostları Abidin Dino, Vala Nureddin, Müzehher ve Zekeriya Sertel’i andı.

Büyükleçimizin babası Mukadder Sezgin’in Paris’te Kültür Ateşesi olduğu yıllarda Nâzım’ı ezbere okumasını sevgi ve saygı ile andığını ifade etti. Nâzım ile son buluşması ve anılarından bahsetti.

Konuşmasının sonunu şu cümleler ile bitirdi: “Nâzım’ın bu kadar erken aramızdan ayrılmasını beklemiyorduk. Son döneminde bir veda havası hakimdi ama morali bozuk değildi. Gençliğe güveniyordu; halkına güveniyordu; ideallerinin gerçekleşeceğini düşünüyordu. Burada güçlükler yaşadı, özgürlük savaşı verdi.”

Ardından değerli şair ve edebiyat insanı Ataol Behramoğlu mikrofonu devraldı.

62 yaşında dünyaya erken veda eden Nâzım’ın; 12 senelik tutsaklık ve sonrasında takip edilmesi, öldürülme korkusu, askere alınma tehditleri gibi nedenlerden dolayı 50 yaşında bir adamın ülkesinden ayrılmak zorunda kalmış olması ve 10 yıl boyunca ülkeden ülkeye göçmen kuşlar gibi göçmüş, memleket hasreti ile kavrulmuş bir adam olduğundan bahsederek konuşmasına başladı. Son yıllarında olduğundan daha yaşlı görünmesinin ve erken ölümünün sebebinin bunlar olduğunun altını çizdi.

Sadece Nâzım’a değil; Aziz Nesin, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Kemal Tahir, Hasan İzzettin gibi sayısız aydınına bu zulüm yapıldığını ve maalesef günümüzde de belli ölçüde devam ettiğini söyleyerek acı çeken aydınlarımızı anmıştır.

Yazarlar ve sanatçılarda Türkiye’nin büyükelçileri gibidir; Nâzım Hikmet şu anda Türkiye’nin Dünya’da en büyük elçilerinden bir olduğunu söylerken bu arada Mustafa Kemal’i de saygı ile anmıştır.

“Yazarlar ve sanatçılar doğru konuşmak zorundadır.” diyerek Türkiye’nin şu an ki sıkıntılarını açıkça dile getirerek dinleyicilerden büyük alkış aldı.

Nâzım’ın Türk şiirine devrimci bir açılım kazandıran yenilikçi bir şair olduğunu ayrıca modernist bir tiyatro yazarı olduğunu belirtmiştir.“Nâzım Hikmet, Rusya ve Türkiye arasında bir dostluğun simgesi olarak yaşamaya devam edecektir.” cümlesi ile konuşmasına son vermiştir.

Mezarı başında anma etkinliğinde son olarak Musa Eroğlu kürsüye davet edilmiştir.

Musa Eroğlu konukları selamlayarak, Nâzım için satır başları, düzgün cümleler, duygulu sözcükler kullanıldığını bu nedenle bir sanatçı olarak burada olmanın kendisine verdiği gururla saygılarını sundu.

Törende bir diğer konuşmacı da Nâzım Hikmet’in adını taşıyan kütüphanenin müdüresi Svetlana Şapkina söz aldı.

Törenin kapanış konuşması Rus-Türk İş Adamları birliği adına yönetim kurulu üyesi  Naki Karaarslan tarafındandan yapılmıştır.

Naki Karaarslan, Ataol Behramoğlu’nunun konuşmasının etkilerinden bahsederek duygularını ifade etti.

Nâzım Hikmet’in yattığı mezarlıkta yatmakta olan 198 kişi olduğunu, sadece Çinli bir doktor ve Nâzım’ın yabancı menşeli olduğunun bilgisini verdi.

Etkinlik Nâzım’ın özgürlüğü adına Büyükelçi, sanatçılar ve iş adamlarının güvercinleri serbest bırakması ile son buldu.

 

Nâzım HİKMET

Moskova Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı

Tüm Yazılara Bak

Yorum Ekle

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir