Nâzım Hikmet’i Anma Etkinliklerinin ilk gecesinde değerli sanatçılar Sayın Cüneyt Türel ve Sayın Tilbe Saran sahneye davet edildi. Sanatçılar Nâzım Hikmet’in hayatını anlatırken ölümsüz dizelerini seslendirdi.

Her günüm mis gibi dünya kokan bir kavun dilimi
senin sayende
Bütün yemişler elime güneştenmişim gibi uzanıyor
senin sayende
Senin sayende yalnız umutlardan alıyorum balımı
Yüreğimin çalışı senin sayende
En yalnız akşamlarım bile
Duvarında gülen bir Anadolu kilimi senin sayende
Şehrime ulaşmadan bitirirken yolumu
bir gül bahçesinde dinlendim senin sayende
Senin sayende, içeri sokmuyorum
en yumuşak urbalarını giyip
büyük rahatlığa çağıran türküleriyle kapımı çalan ölümü.

Nâzım Hikmet hem şiir sanatımıza getirdiği bilimsel yeniliklerle hem de toplumcu içeriği ile çağdaş türk şiirinin kurucusudur.
19 yaşında ayak bastığı bu kentte, 1917 Ekim Sosyalist Devrimininin heyecanını tam 6 yıl boyunca yaşadı.
Edebiyatta, tiyatroda, sinemada, resimde, mimarlıkta dev sanatsal yeniliklerin gerçekleştirildiği bu dönemde Nâzım Hikmet’de yaşadığı çağın bu büyük ozanlarından biri olma yolunu buldu.
Nâzım Hikmet Moskova’da öğrenim gördüğü Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi’nde çocukluk ve ilk gençliğinde edindiği kültürel birikimlerini zenginleştirerek çağımızın en insancıl şiirlerini yazma yolunda benzersiz bir donanıma sahip oldu. Ülkesine döndüğünde sosyalist içerikli şiirleri nedeniyle türlü baskılarla karşılaştı. Yaşamının en verimli çağında 15 yıla yakın zamanını ceza evinde geçirdi.
Ülkesine döndüğünde özgürlüğüne kavuştuğunda 1951’de yeniden geldiği Moskova’da bu kez gençliğinde tanıdığı Sovyet Birliği’ne hiç benzemeyen bir baskı düzeni ile karşılaştı. Burada mutlu olmamasına karşın Fransa’ya yerleşmesini önerenlere sosyalizm karşıtı güçlerle kullanılabileceğini düşünerek bu Fransa’ya gitme düşüncesinden vazgeçti.
Bu kentte geçirdiği son yıllarında bir yandan Küba devrimi, öte yandan Türk dostlarıyla Fransa’da yeniden buluşabilmesi Vera Tulyakova’ya duyduğu derin aşkla aralarında “Saman Sarısı”, “Severmişim Meğer” gibi başyapıtlarının bulunduğu olağanüstü güzellikte ürünler verdi.
Moskovayla İstanbul Nâzım Hikmet’i var eden iki kentten biridir…
Nâzım Hikmet bugün burada onun ölümünün 40. yılını anarken, yaşadığı dünyayı güzelleştirmek daha insancıl bir dünyanın kurulmasında büyük çabalar vermesini, bu çabaları düşünüyordum. Nâzım Hikmet anmak ancak daha adaletli, eşitçi, barışçı, insani bir dünyanın kurulması için verilecek mücadele içinde mümkün. Onun anısı bu yüzden çok değerli ve görkemlidir.

Nâzım HİKMET

Moskova Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı

Tüm Yazılara Bak

Yorum Ekle

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir